Medyanın Kamu Diplomasisi Rolü
Yrd. Doç. Dr. Abdullah Özkan
İstanbul Arel Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin en zayıf olduğu alanlardan birinin kamu diplomasisi olduğuna dikkat çekerek; "Siyasi liderler ne kararlar alırsa alsınlar, diplomatlar bunları ne kadar başarılı uygulamaya geçirirlerse geçirsinler, eğer sağlıklı bir kamu diplomasisi gerçekleşmediyse bu kararların toplum katında itibar görmesi, hayata geçirilmesi mümkün değildir" dedi. Davutoğlu, devletlerin aldığı kararların toplumlara anlatılmasında en etkili araç olarak da medyaya işaret etti.
Bir devlet yetkilisinin çok stratejik bir öneme sahip kamu diplomasisi konusunda nihayet eksikliklerimizi itiraf etmesi ve medyanın kamu diplomasisi etkinliğindeki rolüne vurgu yapması, geç de olsa umut verici. Konunun önemi anlaşıldığına göre, bundan sonra artık bu konuda çok daha ciddi, kalıcı ve stratejik değeri olan uygulamaların yapılmasını beklemek de herhalde hakkımız...
Bu süreç de kamu diplomasisini gündeme taşıdı...
Kamu diplomasisinin esası, ülkelerin "yumuşak güçlerini" kullanmalarıdır. Medya, kültür, sanat, bilim, spor, eğitim gibi konular yumuşak gücün araçlarıdır. (TRT'nin Ortadoğu ülkelerine yönelik olarak başlattığı Arapça televizyon yayını önemli bir kamu diplomasisi aracıdır...)
Özellikle medya gelişen iletişim teknolojilerine paralel olarak kamu diplomasisi araçları arasında öne çıkmaktadır. Çünkü ancak televizyon, radyo, internet, gazete/dergi yayıncılığı ile yüz milyonlarca insana ulaşmak, onları bilgilendirmek, yönlendirmek, etkilemek mümkün olabilmektedir. Aynı zamanda medya yayınları ile toplumlar arasında ortak amaç birliği oluşturmak da mümkündür. Medya aracılığıyla toplumların birbirini daha yakından tanımaları, etkileşim içinde bulunmaları aynı zamanda ekonomik, siyasi, sosyal alanlarda işbirliği yapmalarının da önünü açacaktır.
Medyanın kamu diplomasisi aracı olarak kullanılmasında en kritik nokta medya yayın içerikleridir. Bu o kadar önemlidir ki, toplumları birbirine yakınlaştıracak olan bu içeriklerdir. (TRT Arapça kanalının yayın içeriği ne yazık ki kötü bir örnektir.) Bu nedenle yayın içerikleri mutlaka uzmanlar tarafından hazırlanmalı, ortak paydaların altını çizecek, farklılıkları öne çıkarmaktan kaçınacak stratejik vizyona sahip bir yayın politikası izlenmelidir...
Bir devlet yetkilisinin çok stratejik bir öneme sahip kamu diplomasisi konusunda nihayet eksikliklerimizi itiraf etmesi ve medyanın kamu diplomasisi etkinliğindeki rolüne vurgu yapması, geç de olsa umut verici. Konunun önemi anlaşıldığına göre, bundan sonra artık bu konuda çok daha ciddi, kalıcı ve stratejik değeri olan uygulamaların yapılmasını beklemek de herhalde hakkımız...
♦ ♦ ♦
Çok kutuplu yeni dünya düzeni ile birlikte küreselleşme süreci de hız kazandı. Ve bu süreç en çok iletişim ve medya üzerinde etkisini gösterdi. Başta internet, iletişim ve bilişim teknolojilerindeki gelişmeler, toplumları birbirlerine yakınlaştırdı. Kültürel etkileşimi artırdı. Küreselleşmenin medya üzerinden toplumları buluşturması, uluslararası diplomasinin yapısını da derinden etkiledi. Eskiden devletten devlete yapılan diplomasi, şimdi toplumdan topluma yapılmaya başlandı.Bu süreç de kamu diplomasisini gündeme taşıdı...
Kamu diplomasisinin esası, ülkelerin "yumuşak güçlerini" kullanmalarıdır. Medya, kültür, sanat, bilim, spor, eğitim gibi konular yumuşak gücün araçlarıdır. (TRT'nin Ortadoğu ülkelerine yönelik olarak başlattığı Arapça televizyon yayını önemli bir kamu diplomasisi aracıdır...)
Özellikle medya gelişen iletişim teknolojilerine paralel olarak kamu diplomasisi araçları arasında öne çıkmaktadır. Çünkü ancak televizyon, radyo, internet, gazete/dergi yayıncılığı ile yüz milyonlarca insana ulaşmak, onları bilgilendirmek, yönlendirmek, etkilemek mümkün olabilmektedir. Aynı zamanda medya yayınları ile toplumlar arasında ortak amaç birliği oluşturmak da mümkündür. Medya aracılığıyla toplumların birbirini daha yakından tanımaları, etkileşim içinde bulunmaları aynı zamanda ekonomik, siyasi, sosyal alanlarda işbirliği yapmalarının da önünü açacaktır.
Medyanın kamu diplomasisi aracı olarak kullanılmasında en kritik nokta medya yayın içerikleridir. Bu o kadar önemlidir ki, toplumları birbirine yakınlaştıracak olan bu içeriklerdir. (TRT Arapça kanalının yayın içeriği ne yazık ki kötü bir örnektir.) Bu nedenle yayın içerikleri mutlaka uzmanlar tarafından hazırlanmalı, ortak paydaların altını çizecek, farklılıkları öne çıkarmaktan kaçınacak stratejik vizyona sahip bir yayın politikası izlenmelidir...
♦ ♦ ♦
Dışişleri Bakanlığı kamu diplomasisinin ve medyanın önemini fark ettiğine göre önümüzdeki dönem bu konularda birtakım çalışmalar yapacaktır. Medya üzerinden toplumlararası etkileşim sağlanırken şu hususlara mutlaka dikkat edilmesini öneriyorum:- Medya bir propaganda aracı olarak kullanılmaya kalkışılmamalıdır. Çünkü etkili değildir.
- Medyanın günümüzdeki algısı, eğlence aracı şeklindedir. Bu nedenle ağırlıklı programlar eğlenceye, müziğe, içi boş programlara yöneliktir. Medyanın bu algısı değiştirilmelidir. Medya üzerinden toplumların bilinçlendirilmesi, eğitilmesi, iyiye ve güzeye yönlendirilmesi mümkündür. Ancak bunları yapabilmek için entelektüel düzeyi yüksek medya yöneticileri ve çalışanları yetiştirmek gerekir.
- Bu nedenle medyaya profesyonel yönetici ve uzman kişiler yetiştiren akademiler kurulabilir, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitimler desteklenebilir. (Toplumsal etkileşimde bulunan ülkeler kendi aralarında öğrenci değişimi yapabilir. Medya çalışanları belirli aralıklarla başka ülkelerin yayın organlarında çalışabilir. Bu çok önemli bir etkileşim sağlayacaktır...)
- Kamu diplomasisinde sivil toplumun da rolü büyüktür. Sivil toplum örgütlerinin mali, sosyal ve siyasal açıdan geliştirilmesi şarttır. Aynı zamanda sivil toplum örgütlerinin medya konusunda bilinçlendirilmesi ve medyanın etkileşim rolünü artırıcı faaliyetlere yer vermelerinin sağlanması gerekir...